Holier Than You hareketli sert bir parça. Yorumların da bu doğrultuda çok incelikli olduğunu söylemek mümkün değil. Pür punk'tan hard rock'a ama daha çok punk kulvarında gidip gelen bir yelpaze ile dinlenir ama oldurmaz örnekleri meydana getirmekteler. 2. sidi'nin diğer şarkısı ise çalına çalına bence artık eskimiş ilan edilmesi gereken Unforgiven. Ve coverlar da çorba: indie, Hintçe rap flow, piyano baladları, daha fazla rap. İtiraf etmek gerekirse, bu son dinlememde bunları yazarken şarkıların bir çoğunu ileri ileri sardım. İcracılar da belki kendi dünyalarında biliniyordur, bir şey diyemeyeceğim.
3. CD daha şokomelli, Wherever I Roam küverleriyle açılıyor. Reggaeton rap (J.Balvin ama K-pop ıvırzıvırı hatırladım bip bliplerde) ve onun ucuz bir trap taklidi, elektronik bir remix ve vokal zayıf olsa da kemanıyla parlayan J.Pardi'den country hard rock yorumu. Don't Tread On Me ise Nothing Else Matters ile kombine edilen bir SebastiAn yorumu ile açılıyor. İlginç istisnai elektronik esintiler taşıyan üflemeli çalgılarla senfonik bir sona bağlanan ilginç (demiş miydim?) bir parça. Daha normal Don't Tread On Me'lerden biri indie rockçı Portugal The Man'e, diğeri de bir ara ün kazanan Volbeat'e ait. Bu versiyonları melodik buldum ve sevdim. Through the Never pek popüler bir şarkı değil. Sadece iki yoruma sahip, biri son günlerde pek çok sevilip adını duyuran Moğol grup HU'ya ait. Tuva ve Moğol folklorünü dinlemiş biri olarak bu grubun folk metal tarzını biraz kaba saba bulurum ve fikrim çok değişmedi. Diğer şarkı ise ismi sanı hiç duyulmamış Nijeryalı Timo Owo tarafından seslendiriliyor. Bu R+b, soul cover çok çok farklı ve gerçekten de hiç fena değil. Sonunda çok yorumlanan yine çokça eskimiş bir parçaya geliyoruz, Nothing Else Matters. Miley Cyrus ve arkasındaki binbir isim, Phoebe Bridgers, Depeche Mode'dan Dave Gahan gibi ünlü isimlere rastlıyoruz. Aman Allahım 12 adet Nothing Else Matters mı? Bir kısmı da son sidide neyse ki... Neyse ki Unforgiven'a kıyasla biraz daha mihrabı yerinde bir parça. Yine de aynı şarkıyı 12 kez ard ard arda dinlemek ayrı bir iş.
Son sidiğ de dediğim gibi Nothing Else Matters ile açılıyor ama klasik piyano yorumu ile, icracı Igor Levit. Beğenilesi bir örnek. Chris Stapleton yorumu da öyle, cayır cayır gitar solosu yankılanıyor, gayet iyi. Of Wolf and Man'i bir tanecik grup yorumlamış, kendi usulüne yani amerikana'ya göre uydurulmuş hoş ama dinleme için yegane sebep teşkil edebilemez. The God That Failed'e ise 2 grup talip olmuş. Daha önce dinleme imkanı bulduğum iyi gruplardan IDLES yorumu yakıyor. My Friend of Misery'e gelirsek, bir türlü dinleyemediğim yeni nesil cazcılardan Kamasi Washington yorumu diyor ve susuyorum. Sadece bu şarkının mp3'ünü bulun ve dinleyin. Diğer 2 versiyon'dan ise daha düz olan Izia'yı beğendim. Böylelikle son şarkı ve tek yorum The Struggle Within'e geldik, yeni flamenko karşılaması yada gidişlemesi diyelim.
4 saatlik bir dinleti içinden vasatın üzerinde sayılı örnek çıkıyor. Geneli orta seviyede, lakin fazla garip, itici ve hatta bariz kötü yorumlar da hiç az değil.
6,0/10
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder